‘GELİN BERABER BOĞULALIM’
“Birkaç gündür Cristiano Ronaldo ve son dönemde yaşadıklarıyla ilgili bir yazı yazmak istiyorum ancak bir türlü düşüncelerimi netleştiremedim. Sonunda içimde dalgalanan düşünceler denizine sizi de davet ederek bu yazıyı yazmaya karar verdim. Gelin beraber boğulalım.
117 MİLYON EURO BEDEL
Kısa bir özetle hatırlayalım. Ronaldo, Real Madrid’deki 8 yılın ardından 117 milyon euro bedelle Juventus’a imza attığında herkesi şaşırtmıştı. Real Madrid ile bütün başarıları kazanmış, son beş yılda dünyanın en iyi futbolcusu olmuş ama o günlerde yaşı nüfus kağıdında artık 33’ü gösteriyordu. Hatta o dönem ismi Bayern Münih ile de anılmış olsa da, Ronaldo’nun İtalya’ya gideceği kesinleşince Başkan Karl Heinz Rummenigge, “33 yaşındaki bir oyuncu için böyle bir para veremeyiz. Kendisini transferinden dolayı kutlarım, ancak bu daha çok bir pazarlama başarısıdır.” demişti. Biraz sert değil mi? Üç sezon geçirdiği Juventus’ta iki şampiyonluk yaşadı. Son sezonunda ligi 4. bitirip, şampiyonluğu Inter’e kaptırınca, Ronaldo da kafasında İtalya defterini kapattı.
‘BUNDAN DAHA HUZURLU BİR SON OLUR MU?’
Zenginler kulübü Manchester City ile görüştüğü söylendi ama o “patron” dediği, üzerinde emeği olan Ferguson’u kırmadı ve eski kulübü Manchester United’a imza attı. Hepimiz bu durakta hikayenin iyi sonlanacağını düşündük. Ne de olsa dünya yıldızı artık kariyerinin sonuna yaklaşıyordur ve evine dönmüştür. Bundan daha huzurlu bir son olur mu? Keşke…Ancak ilk sezon işler kötü gitti. United, ligi 6. sırada tamamladı.
‘İTİBAR SUİKASTİ’
Ronaldo da takımı yükselişe geçirememişti. Sezon sonu teknik direktör Ralf Rangnick ile yollar ayrıldı ve bu sezona takım Erik ten Hag ile başladı. İşte mutlu bitmesi beklenen hikayenin sonu da bu şekilde değişmiş oldu.Yeni hoca ve Ronaldo arasında bir türlü bir uyum yakalanamadı. Gerçekçi olmak gerekirse, yıldız oyuncunun yaşı artık 37 idi ve ne yazık ki sahada yapmak istediklerine vücudunun yanıt vermesi eskisi kadar hızlı olmuyordu.Sonuçta bu sezon iki taraf da kılıçları çekti. Ten Hag, Ronaldo’yu yedek bırakarak veya sadece son 3 dakika oyuna almaya teşebbüs ederek oyuncuya aslında “git” diyordu. Ama tanıdığımız günden beri en büyük özelliği, insanlara futbolu sevdirmek olan, disiplin makinesi böyle büyük bir yıldız için Ten Hag’ın yaptığının adı “itibar suikastiydi”.
‘5. DÜNYA KUPASI’NDA İLK GOLÜNÜ ATTI’
Ronaldo da bu meydan okumaya daha sert bir şekilde karşılık verdi. Dünya Kupası arasına gitmeden önce İngiliz medyasının önemli ismi Piers Morgan’a bir röportaj verdi ve “İhanete uğramış hissetim, başta teknik direktör olmak üzere beni istemeyenler var. Burada benim adeta bacaklarımı kestiler, parlamamı istemediler. Kulübün sahibi Glazer ailesi için kulüp de sportif başarı da önemli değil, onlar buraya pazarlama olarak bakıyorlar.” dedi. Bu hafta içi kulüp karşılıklı anlaşarak ayrıldıklarını söyledi. Ardından da Glazerların kulübü satacağı haberi çıktı. Bu sırada Ronaldo, 5. Dünya Kupası’nda ilk maçına çıkıp ilk golünü attı.
‘ADANMIŞLIĞINA HEP HAYRAN DUYDUM’
Şimdi kafamı karıştıran kısma geliyoruz. Messi mi Ronaldo mu sorusunun benim için cevabı hep Ronaldo oldu. Disiplini, tutkusu, adanmışlığına hep büyük hayranlık duydum. Bu yüzden tüm bu yaşananlarda ben de onun gibi ihanete uğradığını, yıllarını ve bedenini bu spora vermiş birine yapılanların itibar suikasti olduğunu düşünüyorum.
‘RONALDOSEVERLERİN KAFASI KARIŞIK’
Ama diğer yandan daha birkaç gün önce Portekiz-Gana maçındaki performansına bakınca, yaşlandığını ve bedeninin artık ona eskisi kadar mükemmel eşlik etmediğini görüyorum. Hatta bir adım daha ileri götürüp sırf Ronaldo’yu yedek bırakmamak için Benfica’nın yıldızı M. Ramos’un yedek kalmasının büyük bir lüks ve haksızlık olduğunu düşünüyorum. Yani aklım, “Ronaldo artık olmuyor” derken, kalbim ona bu ihaneti yapmaya izin vermiyor. Şu an kulüpsüz olan oyuncunun ihtimaller denizinde Chelsea, Sporting Lizbon, Paris Saint Germain veya Amerika var. O nerede yüzeceğine karar verene kadar benim gibi Ronaldoseverlerin kafası karışık.”
YENİ ÜYE OLAN HERKESE 20 TL HEDİYE