Yaygın olmalarına ve ciddi şekilde zayıflatıcı etkileri olabilmelerine rağmen, migren hastalığının kesin nedeni hâlâ bir sır. Yapılan yeni bir çalışma, beyindeki yapılar hakkında yeni bir bakış açısı kazanmak için en son görüntüleme teknolojisinden yararlanarak konuya önemli yeni bir ışık tuttu ve bu durumdan muzdarip insanlarda kan damarlarının etrafındaki genişlemiş alanları ortaya çıkardı. Araştırma, beyindeki sıvıları temizlemeye yardımcı olan kan damarlarının etrafındaki boşluklar olan perivasküler boşluklar olarak bilinen şeylere odaklanmakta. Daha öncelerde bu boşlukların genişlemesi, küçük damar hastalığıyla ilişkilendirilmişti.
7T MRI ile migren hastası ve sağlıklı insanın beynindeki farklılıklara bakıldı
Araştırmacılar, genişlemiş perivasküler boşluklar ve migren arasındaki ilişkiyi keşfetmeye çalıştı. Bunu yapmak için ekip, beşi sağlıklı insan ve 10 tanesi karıncalanma ve görme bozukluğu olmayan yani aurasız epizodik migreni olan insanları seçti. Daha sonra beyinlerindeki küçük farklılıkları karşılaştırmak için 7T MRI adı verilen gelişmiş bir görüntüleme teknolojisi kullanıldı.
Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden çalışmanın ortak yazarı Wilson Xu, “Bildiğimiz kadarıyla, bu özellikle perivasküler alanlarda migren nedeniyle beyindeki mikrovasküler değişiklikleri incelemek için ultra yüksek çözünürlüklü MRI kullanan ilk çalışmadır. 7T MRI, diğer MRI türlerinden çok daha yüksek çözünürlüklü ve daha kaliteli beyin görüntüleri oluşturabildiğinden, migrenden sonra beyin dokusunda meydana gelen çok daha küçük değişiklikleri göstermek için kullanılabilir.” dedi.
Yukarıdaki resim, migren hastası ile sağlıklı insan arasındaki değişikliği göstermekte. Araştırmacılar, beynin centrum semiovale bölgesindeki genişlemiş perivasküler boşluklarla birlikte serebral mikro kanamaların görüntülendiği bu değişikliğin, gelecekte migren teşhislerinde işe yarayabileceğini söylüyor. Bilim insanlarının buradan yanıtlaması gereken pek çok soru var. Bunlardan biri, bu değişikliklerin migrenin bir sonucu olarak mı ortaya çıktığı, yoksa durumun migren gelişimi ile ilgili olup olmadığıdır. Araştırmacılar, daha uzun zaman dilimlerinde daha çeşitli kohortlar üzerinde daha büyük çalışmalar yaparak bu gizemleri çözmeyi umuyorlar.